top of page
Ara

Nif Dağı'nın Seramik Tanrıçaları ve Anka Kuşu

  • Yazarın fotoğrafı: F. İlayda ÖZBEBİT
    F. İlayda ÖZBEBİT
  • 3 Eki 2024
  • 2 dakikada okunur

Bir zamanlar, İzmir’in Kemalpaşa bölgesindeki Nif Dağı'nın zirvesinde, birbirinden güzel dört tanrıça yaşardı: Zeyna, suyun berraklığını; Flora, bitkilerin canlılığını; Elara, ateşin tutkusunu; ve Luna, toprağın verimliliğini. Her bahar, bu tanrıçalar, dağın eteklerinde bir araya gelir ve doğanın yenilenişini kutlamak için bir seramik festivali düzenlerdi.

Tanrıçalar, çamur yoğurup seramikler yaparak sanatı ve kardeşliklerini kutlarken, bir gün gökyüzünde altın tüyleriyle parlayan, efsanevi Anka kuşu belirdi. Anka, hem ölümsüzlüğü hem de yeniden doğuşu simgeliyordu. Tanrıçalar, onu görür görmez büyülenmişlerdi. Anka, onlara yaklaşarak, "Sizlerin yarattığı güzellikleri görmek için geldim. Bu yılki festivali kutlamak üzere buradayım," dedi.

Tanrıçalar, Anka'nın hikayesini dinleyerek, ona kendi eserlerinden birer örnek sunmaya karar verdiler. Zeyna, suyun akışkanlığını yansıtan zarif bir çömlek, Flora çiçek desenleriyle süslü bir tabak, Elara ateşin tutkusuyla dolu kırmızı bir çömlek ve Luna derin mavi bir vazo hazırladı. Anka, her bir eseri incelerken, gözlerinde bir parıltı belirdi.

Ancak birden, dağın gökyüzü kararmaya başladı. Hava sertleşti ve rüzgar, tanrıçaların eserlerini savurmaya başladı. Dört tanrıça, gökyüzünde beliren karanlık bir bulutun, insanların üzerine düşen kötü bir laneti getirdiğini anladı. Anka, bu lanetin kaynağını biliyordu ve tanrıçaların yardımına koşmak için havalandı.

Tanrıçalar, bu laneti savuşturmak için birleşti. Zeyna, suyu çağırarak bulutları dindirdi; Flora, çiçeklerle dolu bir alan yaratarak doğanın güzelliğini yeniden canlandırdı; Elara, ateşin sıcaklığını hissederek cesaret verdi; Luna, geceyi aydınlatarak insanların umutlarını yeniden yeşertti. Anka ise gökyüzünde dönerken, büyülü tüylerini serbest bıraktı ve bu tüyler, dağın eteklerinde bir ışık halkası oluşturdu.

Birlikte, Nif Dağı’ndaki seramiklerle dolu alan, insanların gözünde yeniden bir cennete dönüştü. Tanrıçaların yarattığı eserler, sadece estetik değil, aynı zamanda sevgi, dostluk ve uyumun sembolü haline geldi. Anka’nın tüyleri ise, bu birlikteliğin ve sevginin bir hatırası olarak, her yıl festivalde bir sembol olarak kullanılır hale geldi.

Festivalin sonunda, tanrıçalar ve Anka, insanların onlara duyduğu saygıyı ve sevgi dolu kalplerini görünce mutlu oldular. Nif Dağı, bu efsanevi günün hatırası olarak, her yıl seramik festivaline ev sahipliği yapmaya devam etti. İnsanlar, o günden sonra her yıl toplanır, dağın eteklerinde çamur yoğurur, seramikler yapar ve tanrıçaların ile Anka’nın hikayesini anlatırlardı.

Böylece, Nif Dağı'nın tanrıçaları ve Anka, yalnızca doğanın güzelliklerini değil, aynı zamanda insanlık için önemli olan kardeşlik ve sevgi bağlarını da korumuş oldular.


 
 
 

1 Kommentar

Mit 0 von 5 Sternen bewertet.
Noch keine Ratings

Rating hinzufügen
Gast
08. Nov. 2024
Mit 5 von 5 Sternen bewertet.

farklı bir masal olmuş elinize sağlık

Gefällt mir

AnkaArt

Ankaart Seramik Atölyesi
Kımız At Çİftliği yanı, Çiniliköy, Kemalpaşa-İzmir

Tel: 0 (506) 124 2696   &   0 (507) 643 7492
mail: ankaart@mail.com

     

 

  • Instagram
  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn
İletişim

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

bottom of page